Şirketler ürün gamlarını geliştirmek ve pazardaki konumlarını sağlamlaştırmak ister. Bunun için önemli kaynaklar ayrılır. Hatta kimi durumlarda, geride kalmamak, marka imajı adına yeniliklere adapte olmak adına çok ekonomik olmayan, ArGe ve ÜrGe ekiplerini fazla yoran ürünler üzerinde çalışma kararı verilebilir.
Yeni ürünler için birçok çaba verilir, yatırım yapılırken eski ürünleri güncellemek, onlardan alınabilecek katma değeri yükseltmek göz ardı edilebilir. Eski ürünlerde yapılan revizyonlar yepyeni ürünlere girmeden önce mutlaka değerlendirilmesi gereken seçenektir.
Şirketin yeni yönetimi şirkete yatırımlar yapmak, özellikle de ürün gamını geliştirmek istiyordu. Yeni ürünü geliştirme ve ArGe için önemli yatırımlar yapılmakta, yeni ürünlerin tanıtımı ve dağıtımı için de çok çaba sarf edilmekteydi.
Oysa şirketin yıllardır sattığı, hakim olduğu, içinde kendi katkısının çok fazla olduğu eski ürün satışların %50’sinden fazlasını oluşturmaktaydı. Bu ürünün birkaç konuda çok önemli avantajı da vardı. Ama uzun süredir herkes yeni ürünlere dikkatini vermişti ve eski ürün üzerinden sağlanabilecek fayda göz ardı edilmişti.
Çalışmalarımız sırasında gözlemlerimiz ve bu doğrultuda aklımızda oluşan bir dizi soru ile şirketin halihazırdaki ürününü fazla ihmal ettiğini, oysa bu üründe uzun süredir iyileştirme yapılmamasına karşın ürünün sattığını önce biz fark ettik, sonra bunun fark edilmesini sağladık.
Ürün geliştirme ekibi ile yaptığımız toplantılar sonucunda 150’ye yakın iyileştirme fırsatından 127 adedi 6 ay gibi kısa bir süre içinde hayata geçirdi.
Bu hamle ile şirket ürün gamını daha hızlı bir şekilde geliştirmiş oldu. Ayrıca yenilenen imajını da çok daha güçlü olarak müşterilerine yansıtmaya başladı. Ürün adı olarak “eskiden daha iyi olunduğunu vurgulayacak şekilde”, ürünün adına “plus” eklenmesi, önerisi benimsendi.
Ayrıca satışlarda ve müşteri memnuniyetinde belirgin bir artış gerçekleşti.